Bir polis dedektifi, bir suç örgütü tarafından hayatındaki her şeyi kaybeder. Ailesinden işine kadar her şeyin paramparça olduğu bu trajedi, onu intikam arzusuyla doldurur. Ancak bu örgüt, sadece dedektifin sevdiklerini değil, aynı zamanda onun kendisine olan inancını ve adalet duygusunu da derinden sarsar. Bu trajedinin ardından, dedektif beklenmedik bir şekilde kendini biyoteknolojiyle donatılmış halde bulur. Bu ileri teknoloji sayesinde, insanüstü yetenekler kazanır. Artık hem daha güçlü hem de daha hızlıdır, ancak yeni kazandığı güçlerle birlikte sorumlulukları da artar. Bu yetenekler ona intikam almak için bir fırsat sunsa da, aynı zamanda kim olduğunu ve ne için savaştığını sorgulamasına neden olur. Dedektif, bu biyoteknolojik güçleri kullanarak suç örgütüne karşı mücadele ederken, adaletin sınırlarını zorlar. Kendi iç hesaplaşmaları ve insanlığını kaybetmeme çabası, bu macerayı sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve ahlaki bir savaş haline getirir. Bu hikâye, kayıp, intikam ve insan ruhunun direnişini işleyen sürükleyici bir anlatı sunar.