Chen Chen ve Zheng Yuxing’in hikâyesi, hayatın karmaşıklığını ve büyümenin getirdiği acı gerçekleri ele alan derin bir dostluk öyküsü olarak dikkat çekiyor. Her şey, Chen Chen’in söylediği küçük bir beyaz yalanla başlar. Masum gibi görünen bu yalan, beklenmedik bir şekilde, iki karakterin hayatlarını kesiştirir ve onları geçmişlerinden gelen sorunlarla yüzleşmeye zorlar. Zheng Yuxing, her zaman güçlü bir duruş sergileyen, ancak iç dünyasında duygusal çatışmalar yaşayan bir gençtir. Chen Chen ise dışarıdan neşeli ve uyumlu görünse de kendi korkuları ve tereddütleriyle mücadele etmektedir. Bu iki genç, birbirlerinin zayıflıklarını anlamaya ve destek olmaya başladıkça, dostlukları derinleşir. Ancak hayat, her zaman basit değildir. Beyaz yalanın yarattığı domino etkisi, onların sadece dostluklarını değil, çevrelerindeki insanlarla olan ilişkilerini de sınar. Hikâye, büyümenin sancılarını, gençlik yıllarındaki karmaşık duygusal dinamikleri ve insan ilişkilerinin hassas dengesini ele alıyor. Chen Chen ve Zheng Yuxing, hayatın onlara sunduğu zorluklarla mücadele ederken, birbirlerinden güç almayı öğrenir ve hayatta kalmanın en büyük anahtarının anlayış ve empati olduğunu keşfederler. Bu duygusal ve dokunaklı hikâye, hem gençlerin hem de yetişkinlerin kendi yaşamlarında yankı bulabilecek temaları ele alıyor. İzleyenlere, büyümenin, insan ilişkilerinin ve dürüstlüğün önemini hatırlatan bir anlatı sunuyor.